5 Ekim 2011 Çarşamba

Kısa









güneş çekingen mutluluklarımızı izlerken 
gece hep kaybettiklerimizin mateminde.










9 Eylül 2011 Cuma

Ah Sonbahar

ahh sonbahar
sana ne zaman baksam
yıldızları kovmaktasın
dokunsam
belki ağlayacaksın
hep ağlamaklı gözlerin
bulutları yakmaktasın

ahh sonbahar
seni ne zaman sevsem
yetmez sana
biliyorum
yetmez hüznünü dağıtmaya
en duraksız sevda

sana ne zaman baksam
hep ağlamaklısın
belki de hep bir "son" bahar havasındasın.



Niyazi Karabulut

14 Nisan 2011 Perşembe

Evgenia

Bekleyebildiğim kadarıyla
seni bekliyorum Evgenia
sabahların sesizliğinde
ve kuytuların ürkekliğinde
düşünebildiğim kadar 
seni düşünüyorum
belki bir gece yarısı aklıma bir şiir düşer
onun içinde sen düşersin diye...

bir gece daha resmini öpüp uyuyorum
belki de son kez
bu huzuru duyuyorum.
belki zoruma gitmeyecek
ve sen
şiirlerimde bir mısra olacaksın Evgenia
Belki de her gece resmini öpmek
zoruma gitmeyecek Evgenia..

sana bir şiir yazdım
herhalde beğenmezsin
ama senden iyi baktı bana
sen bilemezsin
dilim lâl ve gözlerim ama 
gülüm Evgenia
sen yine de boşver gitsin

birini delice sevmekse ölüm
ben defalarca öldüm
birinde sevgiyi bulmaksa eğer 
ben o birini buldum
Evgenia!
ve buldukça kaybettim
gözbebeklerimden göz çukurlarıma
düşüşünü seyrettim
ve eğer bulduğunu kaybetmekse ölüm
ben seni kaybettim
kaybettim Evgenia

hayatımın en dramatik 
ve en soğuk sahnesinde
buldum seni
mahkumluk sahnelerinde
tutuklu cümleler kurdum
ve yasaklı kelimelerle donattım duvarlarımı
cevapsız mutluluklarımı
sonuçsuz hüsranlara bıraktım
ve seni yine
yine kaybettim Evgenia.

sen benim her gözlerimde mahkum
bir sevgili fotoğrafıydın
silüetini senelerce yüreğimde taşıdım
ve resmini cüzdanımda
sana gizli bir aşk bıraktım sol yanımda
yine de savurduğun o soğuk
sessizce içime işledi evgenia

limanlarda martılar çağırırdı seni
beni ise soğuklara kuytular
ne zaman ağlasam susardın
ne zaman sussan ağlardım
suskunluğun aklımı alırdı
ve ben kendimi senden almadan önce
gözyaşların
alın çizgilerimi yakardı
ve sonsuza dek susardım evgenia

avuçlarımda bir sevda oldun zaman zaman
kırılgan sevişmelerle büyüttüm seni
ve kırılmış hevesimde
paramparça oldun kimi zaman
yine de sevdim sen
her hayalde önceden ayırdım yerini
masada mumlarımız
ve kadehlerimizde
sıcak şaraplarımız vardı
ama sen hiç bir hayale gelmedin
Evgenia
beni hep yalnız bıraktın
yapayalnız Evgenia

gizli bir düşünüş oldun yüreğimde
şamdanların titrek gölgelerinde
ve papatyaların titrek gözlerinde
hep seni bekleyen
sonuçsuz bir heyecan vardı
oysaki titremiyordu ateşler
şamdanlar sallanmıyordu
yerlerinden memnundular 
ama sana özlem duydular, evgenia

belki de bir rüyadır zamansız yaşadıklarımız
ve tamamen yalandır
hep gerçek sandıklarımız

belki sevgi sözcükleriyle doluydu
sayıklamalarımız
belki de içimize dolmuştu
bir türlü akmayan gözyaşlarımız

lakin hiç bir zaman 
nedensiz sevişmeler yaşamadık
hiç öylesine 
uzun uzadıya bakışmadık
ve birbirimize kupkuru da olsa
seni seviyorum bile diyemedik
suçlusu benim evgenia
sen yalnızca çekip gittin
başka bir günahın yok
yok evgenia

binlerce farkımız vardı aslında
sen sevdasızlığın 
kutsanmış güzel kızıydın
bense sığınmışlığımla sana
istnbulun aptal aşığıydım
tetiği çekilmiş bir
altıpatlar aşk silahıydım
olur olmaz konuşur 
seni bendn caydırırıdım

sen gidince 
epey az şey kaldı içimde
sofanın loş ışıklarında
ilerledikçe kayboldum

bir ağlamak kaldı ki bende
ne zaman ağlasam
seni düşündüm
yahut ne zaman susmaya kalksam
seni konuştum
ve unutmadan
ne zaman aşık olduğumu sansam
sen çıktın karşıma
tüm çirkinliğin
ve beni kandırıcılığınla

nefesimin bahar buğularında
dudaklarının kokusu olur bazen 
tutuşmuş yapraklara sarılırım
yine de geçmez
gözbebeklerimdeki titreme
kırmıızı parmaklarımda
parmak izlerin çıkar bazen 
ama yine de dokunamam onlara

çünkü ansızın sevdasızlığın gelir aklıma
ve içimde biriktirdiğim tüm aşk parçaları susar

 * * * * * * * * * * * * * *  

geç kalmış bir mesim döngüsüdür gözlerin
şakaklarına dökülen kar tanelerinde
perçem perçem güneş doğar
ve uçlarında kızıl saçlarının
benim için bir umut doğar
ta ki buzlu gözlerin
kurumuş yaprakları dökene kadar

sonra bir deniz kenarında
sessizce ayrılırız evgenia

ben seni sozsuza dek sevmeye devam ederken
sen beni unutur çeker gidersin evgenia
çeker gidersin çünkü
geç kalmış bir mevsim döngüsüdür gözlerin
ve sen beni ancak
bir mevsim sevebilirsin evgenia
yalnızca bir mevsim..


Niyazi Karabulut

6 Ocak 2011 Perşembe

Sen Şiiri

SEN

bu bir sen şiiridir!
her dizesinde adın kokar
kıskanır şeni her şiir
ve her şair anlamaz.

bu bir sen şiiridir
ve asla bitmez
bu çılgın şehrin tebessümlerinde
bir damla aşkın var
ve her şair seni duyar
gece yarısı yıkılır ucube duvarlar.

çünkü bu bir sen şiiridir
sensizlikler silsilesinde.
kızıldeniz gibi tutsak kahverengine
adını sayıklar

bu bir sen şiiridir
her dizesi ayrı bir gözyaşı
belki okunmaya hazır değildir
ve bu şiiri yazan ben değilim
senin şiirini kim yazabilir?

bu bir sen şiiridir



Niyazi Karabulut