25 Kasım 2013 Pazartesi

Anadolu Enstantaneleri 4

ASİ NEHRİ-ANTAKYA

Hatay da Venedik gibidir aslında. Ama Asi Nehri Şehrin içinden yokuş yukarı aktığı için Vaporettolar kullanılmaz.

ve Bilir misiniz dinlerin ve dillerin hepsi Antakya’da harmanlanmıştır. Bu yüzden Hazreti Antakya derim ben.


Mogan Gölü’nün buz tutmadığı sene Ankara’ya kış gelmemiş sayılır.

Ve Bilir misiniz ki Lüleburgaz öyle soğuktur ki kış aylarında Ankara yanında hiç kalır.

Iklimi demir, gökyüzü duman, bitki örtüsü zaman zaman artan aralıklarla kömürdür Karabük’ün. Bilir misiniz bu yüzden zordur Karabük deplasmanı.

İzmit Fuar’ında bazı seneler hiç fuar düzenlenmemiştir.

Ve Kayseri’de Bizans belgeseli çekmek yasaktır.

Peki Aksaray’dan geçerken şehir tabelasını oraya kimin koyduğunu düşündünüz mü hiç?

Neyse boşverin.

Nasılsa Amasya’da bir elmayı ağaçtan koparmayı düşünüyorsunuzdur.

Niyazi Karabulut

20 Kasım 2013 Çarşamba

Herkes Herkesle Dostmuş Gibi



"Herkes Herkesle Dostmuş Gibi" Barış Bıçakçı'nın ilk romanı ve bir ilk roman için fazlasıyla zengin bir kitap.

Bıçakçı'nın insan ilişkilerine, sıradan insanlara eğildiği, hayatın insanları ve insanların hayatı nasıl sürüklediğin göstermeye çalışan Ankaralı bir roman
Evet. Ankaralı.
Çünkü Ankara'yı o kadar iyi biliyor ki bu roman, ne ayrıntılı tasvirler kullanmak gereği duyuyor ne de içinde geçtiği yolları tarif ediyor. Yalnızca Ankara'da bir gezintiye çıkıyor ve ayrıntıya girme ihtiyacı duymadan okuyucuya Ankara'nın neresinde olduğunu söylüyor.
Ayrıca, kitabın arka kapağında da yazdığı gibi "şair elinden çıkmış bir roman" Herkes Herkesle Dostmuş Gibi.. Ankara için, sıradan insanlar için, standart hayatlar, duygusal bağlar ve insani olgular için öyle anlatılar tasarlamış ki Barış Bıçakçı...
Kitaptaki bilinç akışı ve olay geçişleri de bir şairin olayın içinde olduğu hissini okuyucuda uyandırıyor.

Benim açımdan kitabın etkileyici yönü ise insan analizleri; geçişler, karşılaştırmalar, duygu yükleri, dertler, sıkıntılar, mutluluklar, beklentiler ve aklımıza insanla ilgili her ne geliyorsa... Biz nasıl yaşıyorsak bu kitap da aynı bizim yaşadığımız gibi yaşıyor Ankara'da.

son olarak, kısa bir yolculukta yahut ayrılacak küçük bir zamanda, bir çırpıda okunabilecek bir romancık Herkes Herkesle Dostmuş Gibi

en çok hoşuma giden kısmı


Niyazi Karabulut

18 Kasım 2013 Pazartesi

Anadolu Enstantaneleri 3

Eflani

Bazı şehirlere kimsenin yolu düşmez
bazen de nereye gittiğini bilmeden gider insan bazı şehirlere
Bazı şehirlerin çok derin yeri vardır içimizde
Bazılarının ise adını bile duymamışızdır.



Eflanili olmayanlar Eflani’ye niye gider hiç düşündünüz mü?

Yahut düşündünüz mü hiç Çorlu'dan Çerkezköy'e, Çerkezköy'den Çorlu'ya neden gidilir?


Bilmem bilir misiniz.

Odunpazarı'nda evler renk hiyerarşisinin kurbanı olmuşlardır.
Zamanla beyazlar mavilerden, maviler sarılardan nefret etmiştir.

Beypazarı'nda ise evler kendi isteklerine göre sıralanmışlardır.

ve Safranbolu’da insanlar evlerde değil evler insanlarda yaşamaktadır.


bilir misiniz bilmem ama

Tosya pirinci Tosya’da diğer şehirlerde olduğundan daha pahalıdır.

Ama daha da önemlisi


Taşköprü’de bir kez bile geleneksel  Sarımsak Festivaline katılmadan ölmeseniz iyi edersiniz.

Niyazi Karabulut

15 Kasım 2013 Cuma

Anadolu Enstantaneleri 2

Teorik olarak yalnızdır tüm şehirler
(Ama yalnızca teorik olarak)
İçi kalabalıktır bazılarının oysa
Yalnızlığı en iyi onlar bilir
İstanbul gibi...


Bilmem bilen var mıdır

Kanlıca’da yapraklar yalnızca denize sürüklenmek için sararıp dökülürler.

Ve Edirne sınırından sonra yol kenarında görülen her yeşil alanın üzerinde içki içmek serbesttir.

Bilmem bilir misiniz.
Karakeçili’de bakkallarda mazot satılır.

Ya Boyabat’ta davulcuların gece yarısı da olsa sokaklarda çakır keyif davul çalarak evlerine döndüklerini de bilmez misiniz?

Ha bir de unutmadan,
Daday’da köyler çarpık kentleşmiştir.

Yine de boşverin gitsin


Nasılsa Boğaziçi köprüsünün Boğaziçi’nden çoook uzakta olduğunu biliyorsunuzdur.

Niyazi Karabulut

13 Kasım 2013 Çarşamba

Anadolu Enstantaneleri 1

Tanışmak gerek şehirlerle. Ülkelerle… Kıtalarla…
Ama önce şehirlerle…
Anadolu enstantaneleri diye başlıyor benim gördüklerim. Göreceklerim ne diye başlayıp ne diye biteceği konusunda çok kararsızım.


Peri bacalarını perilerin yaptığı söylenir. Ama coğrafya dersleri hariç.

Bilmem bilir misiniz. Eğer Adana Otogarı’nı bir şehirden başka bir şehre gitmek için durak olarak kullanıyorsanız, çay içmek zorunludur.

Balat’ta kuşlara yemekten pay vermezseniz ne olacağını anneleriniz size öğretmedi mi?

Ya Çınarcık’ta kahvehanelerin kadınların hegemonyasında olduğunu söyleyen de mi olmadı size hiç?

Neyse boşverin gitsin.

Herhalde Kızılcahamam'da hamam olduğunu bliyorsunuzdur nasılsa.

Niyazi Karabulut