Barış
Bıçakçı yine her zamanki yalın diliyle
karşımıza çıkıyor Bizim Büyük Çaresizliğimiz’de. Çaresizliği, dostluğu, aşkı,
ölümü ve hayatı kısa bir romanın içine sıkıştırıyor aslında yine. Olaylar yine
Ankara’da cereyan ediyor ve roman Ankara’yı, Ankara da romanı içine alıyor
bence.
Barış Bıçakçı, Bizim Büyük
Çaresizliğimiz’de iki çocukluk arkadaşı olan Ender ile Çetin’den, Ender’in
Çetin’e yazdığı mektubu sunuyor bize. Yani roman aslında bir mektup yahut o
mektup bir roman oluyor. Hikaye Ankara’dan öte Ender ve Çetin’in evlerinde
geçiyor. Üniversiteden sonra ev arkadaşı olarak hayatlarına devam eden iki
arkadaşın dışında hikayede bir ana karakter daha var aslında. O da çocukluk
arkadaşları Fikret’in üvey kız kardeşi Nihal. Roman bir nevi Nihal ve onun
bizim karakterlerimiz üzerindeki etkisi üzerine de kurulu, en azından mektubun
en çarpıcı cümlelerinin neredeyse hepsi Nihal ile ilgili. Bu iki arkadaşın
ortak aşkını işlerken tek taraflı bakabilen ve karakterlerden birinin açısıyla
da olsa geniş bakış açılı karakterler yaratabilen Bıçakçı’nın önünde saygıyla
eğiliyorum. Herhalde birisi benden kitap önerisi istediğinde önereceğim ilk
kitap olacaktır. Hatta çoğu okuyan hayatında okuduğu en iyi romanlardan
olduğunu da söyleyecektir.
En sevdiğim
kısım:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder