31 Ocak 2014 Cuma

Sofie’nin Dünyası


Lisedeki felsefe derslerinde zevk alanımız çok değildir. Sürekli anlatıma ve sözel bilgiye dayalı olarak işlendiği için çok az kişinin ilgisini çeker. Lakin felsefe çok yönlü bir uğraş alanı olduğundan bunu öğrenmeyi zevkli hale getirmek de mümkündür. Bunu en iyi yapan da Jostein Gaarder olmuştur bana göre. 1991 yılında çıkarttığı Sofie’nin Dünyası kurgu olarak ve bilgi evreni olarak çok kapsamlı bir roman olmasının yanısıra popüler romandan-hatta genel olarak romandan- da anlatım özellikleriyle ayrılıyor.

“kimsin sen” “kimim ben” sorularıyla başlayan kitabın ilerleyen sayfalarında sürekli bir sorgulama var. Felsefeyi işlemek de bunu gerektirir zaten. Sofie adlı bir kızın yaşadığı-yahut içerisine sürüklendiği- olaylar üzerinden tüm felsefe tarihini anlatır bu kitap. Her ne kadar içerisindeki olaylar ve kurgu biraz ön planda gibi gözükse de, içerisinde kaybolabileceğimiz bir felsefi dünya sunuyor bize eser. Ayrıca yaklaşım kült felsefi bir yaklaşım değil, felsefi düşüncelerin önceleri sonraları nedenleri sonuçları gibi kurguyu güçlendirilen tarafları da var. gerçek hayatta, şu anda, bulunan karşılıklarıyla beraber kullanarak felsefeyi kapsamlı bir öykü içerisinde okuyucuya sunmuş Gaarder. Felsefe sistemlerinin ve filozoflarıın birbirinden ayrılan yönlerini keskin çizgilerle, anlaşılır ve hikaye olarak akılda tutulabilir bir biçimde işlemiş. Ayrıca felsefi sistemlerin birbirleriyle ilişkileri romanın olay örgüsünü de belirliyor ve romanın gidişatı okuyucuyu kitaba daha çok bağlıyor.

Felsefe hakkında temel bilgilerin alınabileceği ve akılda tutulmasının kolay olacağı, hatta felsefeye başlangıç aşamasında ders kitabı olarak bile kullanılabilecek bir kitap Sofie’nin Dünyası. Ben kitabı ilk okuduğumda 16 yaşındaydım ve şu an iyi ki o zaman okumuşum diyorum. Eğer hala okumadıysanız geç olmadan okuyun derim. Ne kadar erken okunursa insane o kadar çok şey katacak bir kitap zira. Eğer 20 yaşın üzerindeyken okunursa kesinlikle “keşke daha erken okusaydım” dedirtecek bir kitap. Zira 20 yaşından sonra tekrar okuyana “iyi ki daha önceden okumuşum” dedirtiyor.


Niyazi Karabulut eliyle Hilde’ye…

en sevdiğim kısmı:

Goethe: Üçbin yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan günübirlik yaşayan insandır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder