15 Nisan 2014 Salı

Gizliajans


Gizliajans Alper Canıgüz’ün Oğullar ve Rencide Ruhlar’dan 4 yıl sonra çıkardığı kitabı. Absürd olaylar, abartı mizah, çarpıcı kurgu, mizahi anlatım, sürükleyicilik, sadelik ve sıradışı kahramanlar yani klasik Alper Canıgüz. İsminden de anlayacağımız üzere gizli bir ajansın odakta olduğu bir hikaye kurgulamış yazar fakat tek odak bu ajans değil. Hikayenin odağında birçok sıradışı kahraman ve sıradışı olay var. Başkahraman Musa bu gizliajansta çalışıyor ve şirketin sahibi “şeytan” isimli bir kedi. Önceki cümledeki absürtlük bile romanın içeriği hakkında bilgi vermek için yeterli. Fakat roman sürekli değişen olaylarla kurgulanıyor ve sürekli bizi başka olayların içerisine sokuyor. Musa’nın Sanem’e olan aşkı da kitabın bir diğer boyutu mesela, bu aşkı işleme biçimi de gayet başarılı Canıgüz’ün.

Okurken sürekli neler oluyor, nasıl yani gibi sorular soruyoruz kendi içimizde. Kitap bitene değin kafamızda sürekli soru işaretleri dolaşıyor ve kitap bittiğinde de kitabı bitirişine bir saygı duyarak, bir buruklukla elimizden bırakıyoruz Gizliajans’ı.
Bana göre Alper Canıgüz bu kitapla birlikte gelecek vaat eden yazar tanımlamasından kurtulmuş ve artık kült yazarlarımızdan biri haline gelmiştir. Artık kendi tarzını oluşturmuş ve okuyucunun beklentilerini karşılamakla birlikte onların karşısına her zaman farklı farklı biçimlerde çıkarak ve onları şaşırtmayı başararak edebiyatını ortaya koymuştur.

Okunası bir Alper Canıgüz klasiğidir Gizliajans. İnsana okuma zevki bahşeder.
Altını çizmeden geçemediklerim :

 “Borges ile Kemalettin Tuğcu'nun aynı kişi olduğunu öğrendiğimde, hayatta bundan daha korkunç bir gerçekle karşılaşamayacağımı düşünmüştüm. Heyhat, ne kadar da yanılmışım."


“en güzel söz, tam zamanında söylenmeyen değil midir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder