Gizliajans Alper Canıgüz’ün Oğullar ve Rencide Ruhlar’dan 4
yıl sonra çıkardığı kitabı. Absürd olaylar, abartı mizah, çarpıcı kurgu, mizahi
anlatım, sürükleyicilik, sadelik ve sıradışı kahramanlar yani klasik Alper
Canıgüz. İsminden de anlayacağımız üzere gizli bir ajansın odakta olduğu bir
hikaye kurgulamış yazar fakat tek odak bu ajans değil. Hikayenin odağında
birçok sıradışı kahraman ve sıradışı olay var. Başkahraman Musa bu
gizliajansta çalışıyor ve şirketin sahibi “şeytan” isimli bir kedi. Önceki
cümledeki absürtlük bile romanın içeriği hakkında bilgi vermek için yeterli.
Fakat roman sürekli değişen olaylarla kurgulanıyor ve sürekli bizi başka
olayların içerisine sokuyor. Musa’nın Sanem’e olan aşkı da kitabın bir diğer
boyutu mesela, bu aşkı işleme biçimi de gayet başarılı Canıgüz’ün.
Okurken sürekli neler oluyor, nasıl yani gibi sorular
soruyoruz kendi içimizde. Kitap bitene değin kafamızda sürekli soru işaretleri
dolaşıyor ve kitap bittiğinde de kitabı bitirişine bir saygı duyarak, bir
buruklukla elimizden bırakıyoruz Gizliajans’ı.
Bana göre Alper Canıgüz bu kitapla birlikte gelecek vaat
eden yazar tanımlamasından kurtulmuş ve artık kült yazarlarımızdan biri haline
gelmiştir. Artık kendi tarzını oluşturmuş ve okuyucunun beklentilerini
karşılamakla birlikte onların karşısına her zaman farklı farklı biçimlerde
çıkarak ve onları şaşırtmayı başararak edebiyatını ortaya koymuştur.
Okunası bir Alper Canıgüz klasiğidir Gizliajans. İnsana
okuma zevki bahşeder.
Altını çizmeden geçemediklerim :
“Borges ile
Kemalettin Tuğcu'nun aynı kişi olduğunu öğrendiğimde, hayatta bundan daha
korkunç bir gerçekle karşılaşamayacağımı düşünmüştüm. Heyhat, ne kadar da
yanılmışım."
“en güzel söz, tam zamanında söylenmeyen değil midir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder