16 Nisan 2014 Çarşamba

Suç ve Ceza


İnsanlar ikiye ayrılır: Dostoyevski okuyanlar ve okumayanlar

Okuyanlar da ikiye ayrılır: Dostoyevski’yi anlayanlar ve anlamayanlar

Ve tabii ki anlamayanlar çoğunluktadır. Ben de onlardan biriyim zira. Anladığımı düşünsem bile, illa ki anlamadığım bir şey olmuştur diyedüşünüyorum eserlerindeki derinliğe şahit oldukça. Neyse gelelim Suç ve Ceza’ya.

Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı üzerine dünya üzerinde belki de milyonlarca yazı yazılmış, milyonlarca övgü yapılmış, milyonlarca eleştiri yapılmıştır. Tartışmasız dünya edebiyatının en büyüklerindendir Dostoyevski ve Suç ve Ceza da şüphesiz dünya edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük en değerli eserlerindendir. Raskolnikov karakteri üzerine bile romanlar, tezler, ansiklopediler yazılmıştır. Bu roman hakkında yalnızca okurken düşündüklerimi hissettiklerimi yazabilriim, zira Suç ve Ceza’yı eleştirmek, Dostoyevski’yi yargılamak için gereken birikmişlik, entellektüel birikim, okumuşluk herkeste yoktur. Yalnızca hikayeyi takip ederek, kurguya kapılarak, akış içeresinde okunması gereken bir kitap değildir Suç ve Ceza, inanılmaz bir derinliği, ulaşılamaz bir dağarcığı vardır bu romanın.

Ana karakterimiz Raskolnikov dönemine göre çok derin bir adamdır. Belki bizim dönemimize göre de çok derin bir kahramandır hatta. Psikolojik incelemesini yapmaya kalksak sayfalar yetmez. Ama hikayenin içerisinde kendi üzerine alındığı gibi egoist, fakir ve manasızca davranan bir adam olmadığı kesindir. Tanrıya inanmaması ve toplumsal normlara karşı durması ile birlikte yaşamaktan ve yaşamdan da genel olarak nefret eden biridir. Paraya değer vermemesi en çarpıcı özelliklerinden birisidir. Fakir ama paraya değer vermeyen karakterler aslında edebiyatta ve sinemada fazlaca kullanılmıştır fakat Raskolnikov başka türlü bir adam, onun değer tanımı da farklı aslında, okumayan anlayamaz. Raskolnikov’un idealizmi bizlere de bir idealist bakış açısı kazandırır, alkin bu idealizmi ne kadar kazanacağımız Raskolnikov’un ruh haline ne kadar büründüğümüzle alakalı değidlri, hatta belki ne kadar zıt düştüğümüzle bile alakalı olabilir. Hem iyi hem kötü yanlarıyla bakabilmemiz gerekn bir kahraman Raskolnikov. İyi yanları her zaman daha ağır basacaktır elbette, ama bu kötü yanlarını da görmemizi engellememeli.

Hikayenin içeriğine gelecek olursak, Raskolnikov’un ruh haliyle şekillenen ve psikolojik derinliğiyle anlam kazanan hikaye Raskolnikov’un yaşam mücadelesini, yapmak istediklerini, hayatının şekillenmesini ve iç hesaplaşmalarını içeriyor. Ailevi meselelerdeki tutumuyla, arkadaşlık ilişkilerindeki umarsızlığıyla ve karar mekanizmasında yaşadığı çıkmazlarla hikayeyi oradan oraya çeken de her zaman Raskolnikov oluyor.

Raskolnikov’un iç hesaplaşmaları yavaş yavaş okunması gereken bu kitabın bitmesinin ardından hepimize bir şeyler katacak, düşünce ve duygu evrenimizi genişletecektir. Hayatın içinde olan acı ve sıradışılığın okuyucuya yansıtılması için yaratılmış en mükemmel kahramandır Raskolnikov. Dostoyevski’nin önünde saygıyla eğilmek için bir sürü nedene sahip oluypruz kitabı okuduktan sonra. Bize kazandırdıkları içinse bir de bir iç hesaplaşma içerisine sürükleniyoruz. Dünya edebiyatının bu kült kitabını derinlemesine okumak gerekiyor. İnce dokuyup sık elemek, herşeyi anlaya çalışmak gerekiyor. Belki her ne kadar anlayarak okusanız da benim gibi bir şeyler kaçırmış, anlamamış olabileceğinizi düşünmek de aslında kitabın bize katabileceklerinin ne kadar fazla olabileceğini gösteriyor

Bir kez daha Dosto’nun önünde saygıyla eğilerek...

Her şey insanın içinde yaşadığı ortama, şartlara bağlıdır. Her şeyi belirleyen çevredir, insansa bir hiçtir.

"Bence, gerçekten büyük insanlar, dünyada büyük acılar çekmek zorundadır."

İktidar, ancak eğilip onu almak cesaretini gösterenlere verilir.


Başarısızlığa uğradı mı, her şey aptalcadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder