16 Mart 2014 Pazar

Şair Olurum

Ben olsam olsam
Şair olurum!
Dizeleri kirli elleriyle,
Dizeleri ince uçlu kalemiyle kirleten;
Seslendiği kitlesi kendi olan...
Biteceği meçhul cümlelerde bugünleri,
Üç noktalı heyecanlarda
Hayalleri arayan bir şair...

Masaya attıkça şangırdayan
Tek bozuk parası,
Boğaza karşı bir bankta
Yarım sigarası,
Acımasız rüzgarda soğumuş
Simidi ve çayıyla...
Adımlarında ağır bir sükûnetle göçebe!

Kollarında bir ürperti...
Serin serin akşamüstü,
Ellerinde tütün kokusuyla
Yarım bir ekmeği bölüştü..
Tutarsızdı kelimeleri!
Biri diğerini,
Diğeri birini tutmazdı..
Ve mahçup.
İşte o bendim!
Olsam olsam şair olurdum.
Kayıtsızca tutuklu, kalıba sığmayan
Fakat kalıbından da çıkmayan.

Yapraklarla dolu yollardan
Koparıp serzenişini,
Çiçek açmış ağaçlara taşıyan;
Bir haykırışla içinde,
Tek kişilik şiirler yazan 
Bir şair...

Yaz geceleri,
Toprak damın üstüne uzanıp
Yıldızları seyrederken usulca
Yıldızlara özenen,
Bahar sabahları;
Uyanıp sabah ezanıyla
Şafak rüzgarlarına ithafen 
Efkarlı bi sigara yakan,
Kışın karlı yollarında 
Kirletmemek için 
Yolların beyaz örtüsünü,
Ayak izlerini takip eden,
Ve sonbaharda;
Sürüklenerek sapsarı yapraklarla
Merdivenlerden düşüp yollardan geçen...
Ve döneceği meçhul bir rüzgarla 
Kandıra'dan denize dökülen 
Bir şair olurum..

Köprünün ışıklarında
İlk parıltısını buduğu şiirleri,
Yavşak bir sinek gibi
Kalemine dolandığında 
Daha çocuk yaşta sanki..
Lakin bi delikanlı!
Aynalara hapis gözleri,
Dalgalı rüzgar gibi ve
İstanbul gibi hırçın saçları
Durgun gözbebeklerinde
Hep çakılı bir aşk...
Yağmura gebe bulutlar gibi 
Düştü düşecek.
Rüzgarda uçuşur misali
Çekip giden takvim yapraklarına inat,
Bugüne bugün diyen
Bir şair olurum.
Akşamları şiirle besleyen...

Tek bir yağmur damlasıyla 
Sırılsıklam olan;
Ve o mahur çabasıyla,
Kendi yağında kavrulan;
Geceleri sabah olur,
Öğlenleri elbet kararır diye
Vurup kendini imgeleme;
Dünyayı umursamayan
Mübalağakâr bir şair olurum!
Kirli kanı dar damarına sığmayan...

Ve evet olurum!
Olsam olsam
Tebessümü diline kilitli,
Dudağında kurumuş
Fincan dibi kahve telvesiyle
Ve nahoş sohbetiyle
Bir şair olurum.

Yalnız şehirlerin ve
Esrarkeş ciğerlerin
Pas tutmuş nefeslerinde
Kanlı mürekkebiyle
Islak sayfalara
Manasız kelimeler dolduran,
Sessiz sessiz
Koskoca bir şehirle vedalaşan,
Sorgulanmış ifadesiyle
Yorumsuz bir şair..
Kireçli duvarların berduşluğunda
Kesik bileklerine,
Gıcırdayan sandalyesine
Yahut antika duvar saatine
Küfrederek,
İsimsiz şiirler yazan..
Ne kendine 
Ne de şiirlerine söz geçiremeyen
Bir şair olurum.
Donuk sayfalarda sesini dinleyen...


                            NİYAZİ KARABULUT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder