13 Şubat 2014 Perşembe

Klamendo 1 - Akdeniz Hikayeleri

Uyandığı şehrin adını önemsemezdi Klamendo ve her sabah başka bir şehirde uyanırdı. Tek sevgilisi Akdeniz’di. Uyandığında Akdeniz yakınlarında değilse yahut Akdeniz’in kokusunu duyamıyorsa yaşaması mümkün değildi.

Akdeniz’in kaynar bir kazan gibi kaynadığı bir Malaga sabahına açtı gözlerini. Yeşil bir kraliyet koltuğunda gri geceliğiyle uzanıyordu. Etrafından onlarca insan geçiyordu, hepsi ona selam veriyordu. Kraliyet koltuğu Malaga’nın orta yerindeydi, sokak ortasında yeni uyanmış bir halde ve üstünde geceliğiyle her geçen insanın dikkatini çekiyordu Klamendo. Etraftan yüzlerce insan geçiyordu, hepsi güler yüzlerle Klamendo’ya selam veriyordu. Klamendo Akdeniz’in kokusunu içine çekerken etraftan binlerce insan geçiyordu ve böylece hepsi gülümseyerek Klamendo’ya selam veriyorlardı. Bir buçuk milyon insan arasından şemsiye kullanmayanlar daha samimi görünüyorlardı. Yeşil gözlü ve çilli İspanyol erkekleri Klamendo’yu Alhambra Sarayı’na götürmek için birbirleriyle yarışıyorlar, Endülüs’ün Emevilerden sonra Romalılara da kucak açtığını anlatmaya çalışıyorlardı. Lakin hiç biri şemsiyelerle kısıtlamaya kalkışmıyordu onu.


 Güneşle sevişti, Akdeniz’le konuştu, şemsiye kullanmayan insanlarla sohbet etti gün boyu. Daha sonra insanlar şemsiyelerini açmaya başladılar akşam olunca, anlamsızca, nedensizce belki de amaçsızca. Ve Klamendo uyudu ansızın.

Niyazi Karabulut

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder